Mülteci Bebekler
Kan diyarında bahar seli kopmuş,
yerlerinden yurtlarından
çiçek çiçek kopuyor gencecik
bedenler.
Sel suları bulanık olur. Ama kahır
olası bu diyarda rengârenk akıyor.
Evet, evet önüne kattığı çer çöp
değil elbet.
Eli kınalı gelinler ve hayatlarının
ilkbaharındaki gonca filizler.
Akın akın kalabalık, uzayıp giden
düğün halayı değil.
Göğü paramparça edip
yükselen avazlar da zılgıt.
Gök yine karanlık, yine güneşsiz,
yine tunç kadar ağır.
Sen seyret seyredebildiğin kadar,
düşen bombaları ve yükselen dumanları.
Kına, hatta esefle
kınamaya da devam et, ama iki yüzlü
kınamaların
faydasızca.
Sel deli, sel bulanık, sel al al,
ya da rengârenk ama bir kere kopmuş.
Tükenmiş insanlıktan, kan kusan
diyarlardan, barut kokan havadan.
Aslında durulmak için aktığı derya
dahi ondan beter. Mahşer yeri sanki ceset kusuyor.
Dalga dalga
kıyılara savurduğu derya kuzuları değil.
Bir utanç şamarı gibi insanlığın
yüzüne çarptığı, masumiyetin cansız yüzleri,mülteci bebekler.
Zeki Tüzünlü
Zeki Tüzünlü
Özlem
Bazen, yüz yaşındaki ihtiyarlar gibiyim.
Düşmemek için bir yere yaslanasım geliyor.
Bazen kalabalıklar içindeyim, ortamım mutludur ama,
çıkıp hiç durmadan sonsuzluğa doğru koşasım geliyor.
Biliyorum, ne ihtiyar ne de bir deliyim.
Ama sen yoksun ya, inan bazen bunlardan da öteyim.
Bazen, annesi vurduğu halde, ona yaslanan çocuk gibiyim.
Özlemin cehennem ateşi sanki,
Ama o çocuk gibi, o ateşe dahi yaslanasım geliyor.
Bazen, gözlerim kapalıyken yanımdasın yanı başımdasın,
okunan ezanı duyuyorum,
ama sen kaybolacaksın diye, uyanmadan ölesim geliyor.
Bazen, özgürce uçarken, avcıların vurduğu keklik
gibiyim.
Düştükçe düşesim geliyor.
Kışın bütün hırçınlığını yüklenen çığlar gibi dolar
gözlerim.
Volkanlardan beter kaynar yüreğim.
Bazen içimi öyle bir hasret sarar ki, çığdan, volkandan
beter kopasım geliyor.
Bazen, parçaladığı cesedini atmaya götürürken,
tökezleyen evladın acısına, fırlayan ana yüreği gibiyim.
Şuursuzca fırlayıp
sana koşasım geliyor.
Be yüreğimin içi, biliyorsun seni yüreğimin en derin yerinde
saklıyorum.
Bazen seni benden sakladığı için, onu dahi paramparça edip
ötesim geliyor.
Oof be bendeki benim,
bir bile bilsen seni nasıl özlüyorum?
Zeki
Tüzünlü
Sen
Varsın
Hani en mutlu anlar var ya.
Bir ağacın
gölgesinde, başı dizinde gülüşünü seyrederken,
belki de öylece dizinde uyurken.
İşte o an
tenin incitir diye korkarsın.
Bir yanda
bu anım hiç bitmesin, zaman dursun istersin.
Bir yanda
Rabbim keşke şu an ruhumu alsan dersin.
Çünkü
çünkü bir ömrün feda edildiği o anda sen varsın.
Hani
mahkûm sevdalar var ya.
Bir
mahpushanenin derme çatma ranzasında, belki de mahkûmun okuduğu kitaptaki her
satırda.
İşte o an hece hece
okuduğu aslında sensin.
Prangaların bağrında,
ceberut bir sorguda yükselen narada.
Ya da zifiri bir
zindanda.
Ama yine de onun yüzünde
bir tebessüm vardır.
Çünkü, çünkü o an ona ait
bir tek hayalleri kalmıştır. O hayallerde de sen varsın.
Hani dünya, bütün güzellikleriyle
gözünde kaybolur ya.
Güneşe bakmış, gözü kamaşmıştır. Belki de son gördüğü o
bakışındır.
İşte o an her şey sadece
o bakış kalır.
Gökteki kuşun kanadında,
yerdeki bütün avazlarda…
Bir ananın kucağında, bir
babanın feryadında, bir çocuğun duasında.
O resim, gördüğü,
duyduğu, anladığı her şeydir.
Çünkü, çünkü o resimde
sadece sen varsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder