Ailem
ve Çocukluğum:
Köyümüz her ne kadar
ufak ve merkezden uzak olsa da, insani olarak her bir ferdi, cana yakın,
misafirperver ve iyiliksever insanlardır. Özellikle Cemaldini köylerinin en
belirgin özelliklerinden biri aşırı denecek derecede misafirperver olmaları ve
insanlara olan sıcakkanlı sevgileridir. Mesela Cemaldini köylerinden birinde
bir kapıya varıp, orada karnını doyurmadan ve misafirperverliğini görmeden ayrılırsan,
o evdekiler utançtan köyün ortasına çıkamazlar. Hangi kapıya varırsan var,
ister zengin bir kapı olsun ister fakir, mutlaka en iyi şekilde ağırlanır ve
öyle ayrılırsın.
Çobanlık yaparak
geçimini sağlayan biri olsa da, hatta topluma pek karışmayan ve uzak dursa da,
ondan öğrendiklerimiz ve ondan bize yansıyanlar aslında bizi biz yapan ve
kişiliğimizi tamamlayan şeylerdi. Aç kalsan da harama el uzatılmayacağını,
ortamın ve durumun ne olursa olsun, sana yönünü çevirip gelene sırt dönülmeyeceğini,
yardıma muhtaca, her ne olursa olsun elinde gelenin yapılması gerektiğini ondan
öğrendik. İlkokulu bitirene kadar, o çobanın kanatları altında yaşadım.
Eğitim
Hayatım:
İlkokuldan sonra bütün hayatım ailemden uzak geçti diyebilirim.
Ortaokulun ilk bir buçuk yılını, yine Digor’a bağlı bir kasaba olan eski adı
ile Pazarcık, yeni adı ile Dağpınar olan bir kasabada Halam ve Ablamın yanında
okudum.
Her halde hayatım
boyunca gördüğüm en ağır yıllarda bunlardı. Her ne kadar halam olsa da, belki
de geçim sıkıntısı ya da her nedense bilmiyorum bizi pek sevmezdi. Ablam ise
gelini olmasına rağmen, onun o davranışına pek ses çıkaramazdı. Zaten öyle bir
şansı da yoktu.
Liseyi Kars
merkezde kirada kalarak bitirdikten sonra, Urfa’da bulunan Harran Üniversitesi
Meslek yüksekokulu Muhasebe bölümünü de Urfa’da okuyarak, Bin dokuz yüz doksan
altıda bitirdim. Üniversiteyi de bir yıl uzatmak zorunda kaldım. Çünkü maddi
durumumuz üniversite giderlerini karşılayacak durumda olmadığından, bir yıl
çalışarak ertesi yıl o kazandığımla okumak zorunda kaldığım için, mecburen iki
yılda bitirmem gereken okulu üç yılda bitirmek zorunda kaldım.
Gerçi
ailem her zaman yanımdaydı. Ama onlara bu durumu hiçbir zaman fark ettirmedim.
Onlar her zaman beni okuttuklarını bütün masraflarımı karşıladıklarını sansa
da, aslında hem okuyan hem çalışan biri oldum her zaman.
Hayatım:
Üniversiteden sonra göç ettiğimiz İzmir’de dört beş yıl
muhasebecilik yaptım. Daha sonra ticaretle uğraşmaya çalıştım. Sonra İzmir’den
de ayrılarak Başkentte taşındım ve şu an başkentte yaşamımı sürdürüyorum.
Başkentte geldiğim ilk yılları hemen hemen yapmadığım iş
kalmadı diyebilirim. Hamallıktan ameleliğe, tatlıcılıktan seyyar satıcılığına
kadar her şeyle uğraşmak zorunda kaldım. Bu arada sabahları bu işlerle uğraşsam
da, her zaman içimde asla engelleyemediğim bir iz bırakma dürtümü de tatmin
için, kendimi bir şeyler yazmaya verdim ve yazmaya başladım. Her iş çıkışı ve
bütün boş zamanlarımı böylece değerlendirmeye başladım.
Eserlerim:
Şu an yayınlanan il keserim olan
Barış Gülü =Şayşay=
Yayına
Hazır eserlerim:
Basit Yaşamların Zirve Savaşları (Roman)
En Güzel Hayalimsin (Roman)
Senaryolarım:
Ateşten Yollar (102 bölüm)
Hayat-Statü-Mutluluk
Şaştım Kaldım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder